Yıldız, T. ve Özkök G. A. (2024). Mikro-öğrenme Stratejisinin Sanal Öğrenme Ortamlarındaki Yeri ve Önemi. [Özet] 17. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumu (ICITS 2024)’nda sunulan bildiri, Kastamonu Üniversitesi, Kastamonu. 

Öz

Mikro-öğrenme bilişsel aşırı yüklenmeden kaçınmayı, karmaşık hedeflerin zaman içinde etkili bir şekilde öğrenilmesini sağlamak için içeriği en küçük parçalarına ayırmayı ve uzun süreli akılda tutmayı desteklemek için tekrar ve pekiştirmeyi kullanmayı içeren, öğrenenlere kişiselleştirilmiş ve kısa biçimli içerik sunmayı hedefleyen yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açabilme kapasitesi olan bir öğrenme stratejisi olarak tanımlanmaktadır (Torgerson, 2021). Mikro-öğrenme stratejisinin; 1) Daha uzun bir öğrenme etkinliği öncesi hazırlık, 2) Daha uzun bir öğrenme etkinliği sonrası öğrenmeyi desteklemek için tekrar, 3) bağımsız alıştırma ve 4) performans desteği olmak üzere başlıca dört temel yolla kullanılabileceği ifade edilmektedir (Torgerson ve Iannone, 2020). Bu çalışmada mikro-öğrenme stratejisinin kavramsal alt yapısı, dayandığı temel ilkeleri ve sanal öğrenme ortamlarında uygulanma biçimleri üzerinde tartışılmıştır. İlgili alan yazın bağlamında gerçekleştirilen içerik analizi sonuçlarına göre mikro-öğrenme stratejisinin; (1) Yeni bir öğrenme yaklaşımı olmadığı, (2) Kendi başına eksiksiz bir öğrenme ekosistemi meydana getirmediği, (3) Bir kaynak kitaplığı/deposu olmadığı, (3) Her türlü öğrenme çıktısı için doğru seçim olamayacağı, (4) Daraltılmış zihinsel bir öğrenme süreci olmadığı, (5) Bilgi ile ilgili olmadığı, yani öğrenenin ne bilmesi gerektiğine değil, performans ve davranış değişikliği ile ilgili olduğu, (6) Diğer öğrenme girişimlerinin toptan yerine geçemeyeceği görülebilmektedir. Alan yazında mikro-öğrenme stratejisinin halen geçerliğini koruyan üç kuramsal temele dayanmakta olduğu ifade edilmektedir. Bilişsel Yük Kuramı (Sweller, 1994) ve Bilişsel Multimedya Öğrenme Kuramı (Mayer, 2014) gibi iki bilişsel teorinin mikro-öğrenmenin kuramsal alt yapısını desteklediği; ayrıca, kişiselleştirilmiş, uyarlanabilir, özerk ve kendi kendini düzenleyen gibi tanımlayıcı anahtar kelimelerin mikro-öğrenmenin motivasyonel yönünü vurguladığı için Özerk Benlik Yönetimi Teorisi (Ryan ve Deci, 2017)’nin de bu kuramsal yapı içinde bir diğer bileşen olduğu savunulmaktadır. Mikro-öğrenmenin birçok güncel tanımı, eğitimin verilmesi için teknolojik bir bileşen içermesi gerektiğini belirtmektedir. Bu konuda Hesse vd. (2019), web özellikli herhangi bir cihazın kullanımını vurgularken diğer araştırmacılar, bir mikro-öğrenme etkinliğine katılmakla ilgilenen bir öğrenen için en kolay erişilebilir cihaz olarak bilgisayar, cep telefonu ve akıllı telefonlardan özellikle bahsetmektedir. Bu noktada, Fennelly-Atkinson ve Dyer, (2021), tarafından mikro-öğrenme stratejisinin, öğretimin amacına bağlı olarak web tabanlı sanal öğrenme ortamları, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, akıllı giyilebilir teknolojiler, yapay zekâ ve diğer web özellikli ekipman türleri gibi cihazların kullanımını içerebileceği dile getirilmektedir. Sonuç itibariyle mikro-öğrenme stratejisini öğrenme sürecine taşıyabilmek içinde metin, işitsel, görsel, görsel-işitsel, karma medya ve etkileşimli formatlar gibi farklı türlerde içeriğin kullanılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu noktada mikro-öğrenme etkinliklerinin öğrenenlere, görev odaklı ve belirli bir beceri veya sonuca odaklanan, doğrudan öğrenen performansını hedefleyen küçük, sindirilebilir mikro içerik parçaları sağlaması gerektiği anlaşılmaktadır. Tüm bu çıkarımlara karşın alan yazın araştırmalarının mikro-öğrenme etkinliklerinin nasıl tasarlanacağı konusunda halen yeterli düzeyde uygulama örneğini sunmadığı kanaati oluşmaktadır. Son tahlilde gerçekleştirilen bu alan yazın incelemesi, mikro-öğrenme içeriklerine sahip sanal öğrenme ortamlarının kavramsal temelleri olan tasarım tabanlı araştırma metodolojisinin sunmuş olduğu olanaklarla nasıl geliştirileceği ve değerlendirileceği konusunda yeni araştırmalara ihtiyaç olduğunu göstermiştir.

Anahtar Sözcükler: Mikro-öğrenme, sanal öğrenme ortamları, bilişsel yük, bilişsel multimedya öğrenme, özerk benlik yönetimi.

Bildiri Özetleri Kitapçığı için tıklayınız…

Yıldız, T. (2024). Sosyal Medya Kullanımının Üniversite Öğrencilerinin Yenilikçi Düşünme Performanslarına Etkisi. [Özet] 13. Ulusal Lojistik ve Tedarik Zinciri Kongresi (ULTZK 2024)’nde sunulan bildiri, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar. 

Öz

21. yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler kamu ve özel sektör için birçok yeniliği beraberinde getirmektedir. Ayrıca hem bireysel hem de kurumsal performansa büyük katkılar sağlamaktadır. Sosyal medya uygulamaları (WhatsApp, Facebook, Instagram, vb.) eğitim-öğretim, kişisel iletişim, bilgi paylaşımı, eğlence gibi farklı alanlarda daha faydalı ve önemli bir hale gelmektedir. Bu bağlamda, sosyal medya uygulamaları kullanıcılar veya gruplar arasında metin, farklı türde belge, multimedya, konum bilgisi gibi mesaj türlerini iletmek için kullanılmaktadır. Sosyal medyanın son dönemde özellikle gençler arasında popüler bir iletişim aracı olduğu gözlemlenmektedir. Bununla birlikte sosyal medya uygulamalarının öğrencilerin alanları ile ilgili öğrenmelerini desteklemeleri için yararlanabilecekleri birçok özelliğe sahip oldukları düşünülmektedir. Literatür incelendiğinde, sosyal medya kullanımının farklı bağlamlarda öğrenmeyi desteklediğini bildiren araştırma sonuçları mevcut olmasına karşın yenilikçi düşünme performansı üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmaların sınırlı düzeyde olduğu görülmektedir. Bu gerekçeler doğrultusunda çalışmanın temel amacı, sosyal medya kullanımının Lojistik Yönetimi ve Uluslararası Ticaret ve Finansman (UTF) bölümleri öğrencilerinin alanları ile ilgili yenilikçi düşünme performansları üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Yüz yüze ve çevrimiçi anket uygulaması ile toplanan veriler basit ve çoklu lineer regresyon ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Stres kaynağı-Gerilim-Sonuç (SGS) Uyarlanmış Modeli bağlamında sosyal medya kullanımının tekno-strese neden olabilecek sosyal medya aşırı yüklenmelerinde (aşırı bilgi yükü, aşırı iletişim yükü, aşırı sosyal yük) meydana gelen değişimi anlamlı biçimde açıklamadığı görülmüştür. Benzer şekilde sosyal medya yüklemelerinden kaynaklanabilecek tekno-stresin yenilikçi düşünme performansında meydana gelen değişimi açıklamadığı belirlenmiştir. Bunlara karşın sosyal medya aşırı yüklenmelerinin tekno-stresle ile pozitif yönlü, düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki verdiği ve birlikte tekno-stres durumundaki varyansın yaklaşık %27’sini açıklamakta olduğu belirlenmiştir. Bunların yanında, yenilikçi düşünme performansında cinsiyet, yaş, günlük sosyal medya kullanım süresi, mezun olunan lise türü, öğrenim görülen bölüm ve sınıf düzeyine göre anlamlı bir farklılaşma olmadığı ortaya çıkmıştır. Araştırma sonuçlarının öncelikle sosyal medya kullanımı ile ilgili literatüre katkı sunacağı; ayrıca, Lojistik Yönetimi ve UTF alanı başta olmak üzere diğer öğrenme alanlarında çalışmalar yürüten araştırmacılara faydalı bulgular sağlayacağı ve karar vericilere ileriye dönük bir projeksiyon olacağı öngörülmektedir.

Anahtar Sözcükler:Sosyal medya, stres kaynağı-gerilim-sonuç modeli, lojistik yönetimi, uluslararası ticaret, yenilikçi düşünme

Bildiri Özetleri Kitapçığı için tıklayınız…

Ocak, G., Ütebay, G., Karakuyu, A. (2024). Üniversite Öğrencilerinin Metaverse İnançları İle Dijital Okuryazarlık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(2), 353-370.

Öz

Günümüz dijital çağında, üniversite öğrencilerinin teknolojiye yönelik tutumlarını ve dijital becerilerini anlamak, hem eğitim hem de teknoloji gelişim süreçlerini daha etkili bir şekilde yönlendirmek açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin metaverse inançları ile dijital okuryazarlıkları arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Bu kapsamda çalışmada, ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada, maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak bir devlet üniversitesindeki 433 öğrenciden veri toplanmıştır. Veriler, “Meta-Eğitim İnanç Ölçeği” ve “Dijital Okuryazarlık” ölçekleri ile toplanmış olup verilerin analizinde frekans, yüzde, standart sapma, ortalama, t-testi, tek yönlü varyans (ANOVA), pearson korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre, öğrencilerin metaverse inançları ve dijital okuryazarlık eğilimleri katılıyorum düzeyindedir. Cinsiyet değişkenine göre, hem metaverse inançları hem de dijital okuryazarlıkta erkek öğrencilerin lehine anlamlı farklılık vardır. Yaş değişkenine göre, hem metaverse inançları hem de dijital okuryazarlıkları 26-40 yaş grubu lehine anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır. İnternette geçirilen süre değişkenine göre ise, metaverse inançlarında günlük 8 saatten fazla olanların lehine anlamlı farklılık varken dijital okuryazarlıklarında anlamlı farklılık yoktur. Ayrıca öğrencilerin metaverse inançları ve dijital okuryazarlık düzeyleri arasında anlamlı, orta düzeyde ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlıkları metaverse inançlarının %28 ini açıklamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Dijital okuryazarlık, metaverse, üniversite öğrencileri.

Tam metin için tıklayınız…

Ünal, E., Yıldız, T., Ütebay, G., Süzme, K. (2024). Üniversite Öğrencilerinin E-Öğrenme Ortamına Yönelik Memnuniyetini Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(1), 1-28.

Öz

Amaç: Memnuniyet değişkeni e-öğrenmenin başarısını belirlemede ve değerlendirmede anahtar role sahip olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda araştırmada, üniversite öğrencilerinin e-öğrenme ortamına yönelik memnuniyet düzeylerini etkileyen faktörlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.

Yöntem: Araştırma kapsamında Bilgi Sistemleri Başarı Modeli ve e-öğrenme ortamlarındaki psikososyal değişkenler kullanılarak bir araştırma modeli kurulmuştur. Kesitsel tarama modeline göre yürütülen çalışmaya 305 üniversite öğrencisi katılmıştır. Toplanan veriler kısmi en küçük kareler yapısal eşitlik modellemesi ile analiz edilmiştir.

Bulgular: Analiz sonuçlarına göre bilgi kalitesi değişkeni ve öğrenci etkileşimi ve iş birliği değişkeni üniversite öğrencilerinin e-öğrenme ortamındaki memnuniyet düzeylerini pozitif ve anlamlı bir şekilde yordamıştır. Diğer değişkenlerin üniversite öğrencilerinin e-öğrenme memnuniyeti üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.

Sonuç: Bilgi Sistemleri Başarı Modeli kapsamında bilgi kalitesi, e-öğrenme ortamlarına yönelik psikososyal değişkenlerden öğrenci etkileşimi ve iş birliği e-öğrenme memnuniyetini etkileyen önemli faktörler olarak bulunmuştur. Buna göre öğretim elemanlarının öğrencilerin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda, anlaşılabilir, güncel bilgiler içeren ders içerikleri tasarlamaları ve sunmaları önemlidir. E-öğrenme ortamında öğrencilerin etkileşim ve iş birliğini destekleyecek etkinliklerin devamlılığı önemlidir. Bu noktada öğretim elemanları derslerinde etkileşim ve iş birliğini destekleyen stratejiler kullanmalıdır.

Özgünlük: Çalışmada e-öğrenme ortamına yönelik üniversite öğrencilerinin memnuniyet düzeylerini etkileyen faktörleri araştırmak kurulan model Bilgi Sistemleri Başarı Modeli ve e-öğrenme ortamları psikososyal değişkenleri çerçevesinde hazırlanmış ve test edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Bilgi sistemi, e-öğrenme, memnuniyet, öğrenme ortamı, psikososyal değişkenler.

Tam metin için tıklayınız…

  Son Güncelleme: 11.09.2024

03 Mart 2022, Perşembe 1461 kez görüntülendi